Nüktelerle Hocam Prof. Dr. Erol Işın -1-
"Ağzımdan çıkan her lafı keramet diye yazma!"
Yunus Emre'nin "bir ün edesim gelir" hitabını "bir üns edesim gelir" diye yanlış dillendirdiğim zamanlar kendi kendime çok gülmüştüm. Şimdi, ilk kez facebook ortamı için, Erol Hoca'dan kısa kısa bahisler açmaya hazırlandığım esnada bilgisayar başına geçtiğimde; o yanlışım bu sefer beni hiç güldürmedi. Üstelik hoşuma gitti. Çünkü ünsiyetimiz olmadığı zaman bazı insanları anlayıp kavramamız zorlaşır. Belki de Erol Hoca'yı tam da bu sebeple "üns edilmesi gereken bir hekim" diye anlatarak söze başlamak gerekir.
Erol Hoca'ya ünsiyetimin şekillenmeye başladığı 34 sene öncesinden bu tarafa geçen zamanda; gerek tıp fakültesi talebeliğim esnasında, gerek hekimlik mesleğine başladıktan bu tarafa geçen hekimlik sürem içerisinde, gerek müzik eksenli sürdürülen yıllar boyunca, gerek her ne konuyla llgili olursa olsun okunan kitapların değerlendirilmesi sırasında, gerek ailelerimizle süregelen teşrik-i mesai ve gerekse canımın hiç kimseyle konuşmak görüşmek istemediği devrelerde "bir Erol Hoca'ya gideyim" diye hocamın kapısını onun öz evladıymış gibi çalışım takdir buyurulacaktır ki, söylenebilecek, anlatılabilecek pek çok şeyi beraberinde getirdi.
![]() |
(Soldan sağa) Dr. Mehmet Emin Kakan, Prof. Dr. Erol Işın Akdeniz Üniversitesi Medikososyal, Antalya 29 Kasım 2017 |
Gene takdir buyurulacaktır ki, bilhassa sosyal medya uzun sözlerin rahatça tolere edilebileceği yerlerden değildir.
Ama aynı sosyal medya "bir üns edesim gelir"i kişinin aklına çok da güzel bir şekilde getirebilir.
Erol Hoca'nın bazen canını çok sıkacak şekilde kağıt kalemle tuttuğum notlar, bazen sohbetin en koyu yerinde "bir dakika efendim, bunun ses kaydını alayım" diye ortaya eskiden ses kayıt cihazını, sonralarda cep telefonunu ileri sürüşüm küçük ama neş'eyle okunacak bir kitap eskizinin ortaya çıkmasına yol açtı. Yol açtı ama günümüzde sosyal medyanın kitaptan daha çok okunan bir yer olduğunu anladığım zamandan bu tarafa o sayfaların tashihinden ve eklemelerinden vaz geçerek bekledim durdum.
Demek ki, bugünü 21 Aralık 2017'yi beklemişim... Kısmete bakınız ki senenin en uzun gecesinin gününe yani şeb-i yeldaya isabet etmişim. Bu günden itibaren, ağır ağır, önce buradan bazı şeyleri sizlere sunmaya gayret edeceğim.
Bugün ilk gün olduğu için sözler biraz uzun oldu ama bundan sonra böyle uzun bir girizgahla karşılaşmayacak, hatta bazen sadece iki kısa cümleyle baş başa kalacaksınız.
Nasıl başlamalıyım diye evrak-ı metrukeyi şöyle bir kolaçan ettiğimde bakınız neye rastladım!
Hikayesini başka bir yerde anlatacağım bir toplantıda ben gene gülerek "Efendim, bunu not almalıyım" diye kağıda kaleme sıkça müracaat ettim. Aynı masada oturmamıza sebep olan toplantı mucibi umuma hitaben bir konuşma yapmam gerekiyordu. O konuşma için masadan ayrılınca devam edegiden güzel sohbet benim için, kesildi...
Bendeniz masadan ayrıldığı zaman Erol Hoca toplantı davetiyesinin yerleştirildiği zarfın üzerine, hemen oracıkta kendi kalemleriyle bir şeyler yazmışlar. Masaya döndüğüm zaman "bu senin için" diye zarfı uzattılar. Zarf üstünde yer alıp da hala sakladığım Erol Hoca sözleri şöyleydi:
"Ağzımdan çıkan her lafı keramet diye yazma
Olur a arada bir saçmalarım, zırvalarım
Meclis-i harabatta neler denir bilinir mi?
Bu laflar çıkmasın ortalara, sonra seni fena hırpalarım"
Olur a arada bir saçmalarım, zırvalarım
Meclis-i harabatta neler denir bilinir mi?
Bu laflar çıkmasın ortalara, sonra seni fena hırpalarım"
Siz ne dersiniz? Erol Hoca'ya "bir üns edesiniz" daha doğrusu "üns tutasınız" gelmedi mi?
Dr. Mehmet Emin Kakan
Antalya, 21 Aralık 2017 17.20
Not: Yazıda yer verdiğim fotograf karesi Dr. Şefika Aydan Balkoca Dönmez tarafından çekildi.
Koro çalışmamız esnasında sayın Erol Hocamdan devamsızlık kağıdını istemeye gittim. Hocamında kulağının biraz ağır işittiğini bildiğimden biraz daha yanaşarak; "Hocam yoklama kağıdını alabilir miyim?" dedim. Hocam duymadı. Ben tekrar "Hocam yoklama kağıdını alabilir miyim?" dedim. Hocam yine duymadı. Ben tekrar ve biraz yüksek sesle "Hocam yoklama kağıdını alabilir miyim?" dedim. Hocam o esnada bir hışımla dönüp; "Oğlum ne bağırıyorsun sağır mı var?" diye çıkıştı ve sonrasında tebessüm ederek kağıdı uzattı. Çok utandım ama hocamla birlikte çok güzel bir anı olarak hafızam da iz yer aldı.
YanıtlaSilSaygılarımla,
Yasin Deniz